sürur-u sine Admin
Mesaj Sayısı : 1280 Kayıt tarihi : 17/06/09 Yaş : 31 Nerden : Antalya
| Konu: Zindandan Mehmed'e Mektup Ptsi Tem. 06, 2009 8:32 pm | |
| Zindanda iki hece.Mehmed'im lafta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de geri adam,boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im! Kavuşmak mi?..Belki ..Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım...Bin yıllık konak Ne ayak dayanır buna ,ne tırnak!
Bir alem ki, gökler boru içinde. Akıl almazların zoru içinde Üstüste sorular soru içinde.
Düşün mü,konuş mu, sus mu ,unut mu? Buradan insan mı çıkar,tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı,asıldı Kaydını düştüler,mühür basıldı. Geçti gitti,birkaç günlük fasıldı
Ondan kalan,boynu bükük ve sefil; Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Müdür bey dert dinler,bugün"maruzat"! Çatık kaş...Hükumet dedikleri zat... Beni Allah tutmuş kim eder azat?
Anlamaz;yazısız,pulsuz,dilekçem... Anlamaz!ruhuma geçti bilekçem!
Saat beş dedi mi,bir yırtıcı zil Sayım var, maltada hizaya dizil! Tek yekun içinde yazıl ve çizil!
Insanlar zindanda birer kemmiyet; Urbalarla kemik,mintanlarla et.
Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat; Zift dolu gözlerde karanlık kat kat... Yalnız seccademin yönünde şefkat
Beni kimsecikler okşamaz madem Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!
Çaycı getir ilaç kokulu çaydan! Dakika düşelim,senelik paydan! Zindanda dakika farksız aydan
Karıştır çayını zaman erisin Kopuk kopuk,duman duman erisin!
Peykeler,duvara mihli peykeler Duvarda,başlardan yağlı lekeler Gömülmüş duvara,bas bas gölgeler...
Duvar,katil duvar yolumu biçtin Kanla dolu sünger... Beynimi içtin
Sukut...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar Tek nokta seçemez dünyada nazar Yerinde mi acep,ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz? Güneşe göç varda ,kalan biz miyiz?
Ses demir,su demir ve ekmek demir... İstersen demirde muhali kemir. Ne gelir ki elden,kader bu,emir...
Garip pencerecik,küçük daracık; Dünyaya kapalı,Allah'a açık
Dua,dua eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış Gözyaşı bir tarla,hep yoncalanmış
Bir soluk,bir tütsü,bir uçan buğu İplik ki incecik,örer boşluğu
Ana rahmi zahir ,şu bizim koğuş Karanlığında nur,yeniden doğuş.... Sesler duymaktayım;Davran ve boğuş!
Sen bir devsin,yükü ağırdır devin! Kalk ayağa,dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im,sevinin ,başlar yüksekte! Ölsek de sevinin,eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim,elbet bizimdir! Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir
NfK | |
|