...DeLLâL-i Mazhar...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


üzerindeki güzelliklerin kaynağını gösteren ayna...
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 VARLIĞIM "YAŞAM TARZI"NA ARMAĞAN OLSUN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
CaN
Üye
Üye
CaN


Mesaj Sayısı : 139
Kayıt tarihi : 27/06/09
Yaş : 32

VARLIĞIM "YAŞAM TARZI"NA ARMAĞAN OLSUN Empty
MesajKonu: VARLIĞIM "YAŞAM TARZI"NA ARMAĞAN OLSUN   VARLIĞIM "YAŞAM TARZI"NA ARMAĞAN OLSUN I_icon_minitimeCuma Tem. 17, 2009 8:51 am

12 yaşından küçüklerin ceza almadığını biliyormuş. Annesini öldürüp, SBS'ye girmiş. Soruları çözmüş tam bir soğuk kanlılıkla... Gazetenin başlığı: “11 Yılda 100 Yıllık Acı Çekmiş” olmuş. 100 yıllık acı: Çünkü; küçük katil modern, abiler şalvarlı, cübbeliymiş. Anne abalıymış: Kimse acımamış ona... 100 yıllık acı: Çünkü ailesi; küçük katilin, o yaşta, erkeklerle flört etmesine karşıymış... Demek katil “bizden” olunca aslında kader kurbanı(!) oluyor. Kurban ötekilerden olunca “Oh” oluyor.
R.A., 1997 doğumlu. Bitlisli Songül (39) ile Diyarbakır Çermikli Ali A.’nın (46) beş çocuğundan dördüncüsü. Baba; Ali A., memur. Aynı zamanda ekmek fırını ve odun deposu var. Aile, nüfusun büyük çoğunluğunu Güneydoğu’dan göçenlerin oluşturduğu yoksul Şakirpaşa’nın az sayıdaki hali vakti iyilerinden. Yüksek duvarla çevrili üç katlı evinde, evli iki büyük oğlu Abdülhalim (18) ve Mustafa (17), Alime (19), R. ve Y. ile birlikte yaşıyorlar.
R.A., babasının üvey annesi ve aynı zamanda teyzesi olan Nezire’nin yanında büyüdü. Bir yıl önce evine döndüğünde ailesinden o kadar farklıydı ki, yadırgadı anne babası. Annesi öğretmenlerine de yakınıyordu. "Uzun kollu tişört alıyorum, R. kesip kısa kollu yapıyor" diye. R., okulda da sıradan öğrencilerden çok farklıydı. Tarz(!) giyiniyordu. Çalışkan bir öğrenci olmasına rağmen uyumsuzdu. Güzel resim yapıyordu. Öğretmenlerine: “Ressam, tiyatrocu ya da dansçı olacağım." diyordu.
Derken; bir sabah saat 05.30’da Emniyet Müdürlüğü’nün ‘155’ ihbar hattı çaldı. Ankesörlü telefondan arayan bir kız, ağlayarak: “Alo, ben annemi vurdum.” dedi. Telefon numarasından yer belirlemesi yapan polis, kızı telefon kulübesinin önünde buldu. Beraberce gittikleri 3 katlı evin en üst katındaki yatak odasında başından vurulan anne Songül A. kanlar içinde, evin diğer çocukları da şoktaydı. Kendi sözleriyle şöyle anlatıyor cinayetini R.A.: “Bu sabah ( Anadolu ve Özel Lise sınavlarına giriş için yapılan) Seviye Belirleme Sınavı'na (SBS) girecektim. Akşam, sınava göndermeyeceğini söyledi. Tartıştık. Sabaha kadar uyumadım. Sabah ezanı okunurken, mesaide olan babamın dolapta tuttuğu tabancayı alıp, annemin yattığı odaya girdim. Başına tek el ateş ettim.
Kızın 19 yaşındaki ablası Alime A. olayla ilgili olarak şunları anlatıyordu: "Son olarak sevgilisi için kolunu jiletle kestiği için okuldan alınınca; gün boyu televizyon izlemeye başladı. Geçen hafta yanıma gelip, ’Televizyonda gördüm, annesini öldüren çocuğa ceza vermemişler. Ben de annemi öldüreceğim’ dedi. Çocuk olduğu için dikkate almadım. Zaman zaman anneme de ’Seni öldürürüm’ diye çıkışlar yapardı."
Yani: 12 yaşından küçüklerin ceza almadığını biliyormuş. İşte tam da bu yüzden gönül rahatlığıyla annesini öldürüp, SBS'ye girmiş. Soruları çözmüş tam bir soğuk kanlılıkla... Hayır! Yanlışlık yok: “soruları çözmüş soğukkanlılıkla”! Çünkü cinayet an meselesidir çoğunlukla. Planlamazsın. Elinden bir kaza çıkar. Asıl soğukkanlılık gerektirense; cinayeti işledikten sonra; gayet normalmiş gibi SBS sorularını çözebilmektir.
İşte bu; basın tarafından küçük katilin yaptığını, mazur ve masum gösterme çabalarının bu kadar göze batma sebebidir.
“11 Yılda 100 Yıllık Acı Çekmiş” idi çok “satan” (seeytın diye okunur) gazetenin başlığı. Yani bu planlı ve gaddarca gibi görünen ama aslında saf ve temiz bir küçük kızın istemeden işlediği cinayet: O kızı bu noktaya getiren kişi, olay ve sosyal çevrenin, daha doğrusu bir dünya görüşünün suçuydu. Bütün bu unsurlar gayet organize biçimde; kızımıza çok büyük acılar çektirmişti. 100 yıllık acılar... Ve bu 100 yıllık acılar; (aslında gayet akıl baliğ olan) küçücük, minicik, miniminnacık kızımızın “annesini” bile “öldürmesini” gayet meşru ve mazur kılmaya yetiyordu. Neydi o 100 yıllık acılar: Çünkü; küçük, minik, miniminnacık katilimiz modern, abileri şalvarlı, cübbeliydi. Anne abalı olsa gerek: Kimse acımadı ona... 100 yıllık acı: Çünkü ailesi; küçük katilin, o yaşta, erkeklerle flört etmesine, sevgilisiyle Adana gibi bir yerde el ele kol kola dolaşmasına, erkek arkadaşı için kendini jiletlemesine karşıydı...
Yani küçücük, minicik, miniminnacık katilimiz; -katil de demeyelin isterseniz; kader kurbanı- modern, öldürdüğü; hain, gaddar, aşağılık, bilim düşmanı, evrim karşıtı anne; başı kapalı, bir Anadolu mazbutuydu. Öldüren, onların hayat tarzını benimsediğine göre onlardandı. Cinayetini; onların hayat tarzını dolu dizgin yaşamak adına işlediğine göre de asıl suçlu o değildi. Onu bundan mahrum etmeye çalışanlardı. Ve nitekim buldular cezalarını. Biri hayatından, biri eşinden, diğerleri annelerinden oldular...
İşte böyle verildi Türk medyasında bir cinayet üzerinden; kutlu bir çağdaş yaşam tarzı savaşı daha.Helal olsun R.A.'ya! “Bu yolda kurşun sıkan da kurşun yiyen de şereflidir!” demiyor muydu bir devlet adamımız(!). Varlığımız hayat tarzınıza armağan olsun o zaman. Zaten Çanakkale'de savaşanlar da bu yüzden vermemişler miydi hayatlarını?!.



GENÇ Dergi'den alıntıdır (:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
VARLIĞIM "YAŞAM TARZI"NA ARMAĞAN OLSUN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» tüm arkadaşlarıma canı gönülden armağan ediyorum
» Doğum günün Kutlu oLsuN!!...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
...DeLLâL-i Mazhar... :: BUGÜN :: Günün Haberleri-
Buraya geçin: